Sosyal Sorumluluk İlkesi

Sosyal Sorumluluk İlkesi

Son yıllarda hızlanan bilimsel araştırmalar, doğal ekosistemlere insan müdahalesinin dramatik sonuçlarını ortaya çıkarmaktadır. Endüstriyel büyümeyi destekleyen sınırsız tüketiciliğin sonucu ve daha iyi bir yaşam arayışı, hem doğal ekosistemlere zarar vermekte, hem de yerkürede dramatik iklim değişikliklerine neden olmaktadır.

Sosyal Sorumluluk İlkesi

Sürdürülebilir ekosistemler, bugün başlıca hedeftir ve sürdürülebilirlik değerleri ve kültürü ile yakından ilişkilidir. Sürdürülebilir ekosistem, dayanıklı, bağımsız ve dinamik özellikler taşımaktadır. Sürdürülebilir ekosistemler, çevresel rahatsızlıklara rağmen, çeşitliliği, üretkenliği, toprak verimliliğini ve biyojeokimyasal döngü oranını koruyan ekosistemlerdir.

Ekosistem, canlıların cansız çevreleri ile karşılıklı ilişkilerini içeren ekolojik bir sistemdir. Hem karasal hem de sucul ekosistemler, küresel boyutta bir düzeni ifade etmektedir. Canlı veya cansız bütün varlıklar, bu sistem içinde belli görevleri gerçekleştirmektedir. Sahip oldukları fiziksel ve kimyasal özelliklerine bağlı olarak ekosisteme uyum gösteren canlılar, ekosistemin dengesini sağlamaktadır. Bu sistem içinde, bu varlıklardan herhangi birinin yok olması demek, ekosistemin dengesinin bozulması demektir. Bu dengenin korunmasında insanlar da büyük sorumluluk sahibidir. Doğal dengenin bozulması ekosistemin bozulmasına neden olmakta ve arkasından ekolojik problemler gelmektedir.

Ekosistemlerin temel unsurlarını, toprak, hava, bitki, iklim ve hayvanlar oluşturmaktadır ve bunlar çevre özelliklerinde etkili olmaktadır. İklim değişiklikleri ekosistemdeki canlıları olumsuz etkilemekte ve yeni iklim koşullarına uyum sağlayamayan canlılar yok olmaktadır. Her ekosistem, kendine özgü bir iklim ve canlı çeşitliliğine sahiptir.

ECO LABEL belgelendirme ve etiketleme programı, standartlar geliştirilirken, ekosistemlerin korunması ilkesinden hareket etmektedir. Ürün geliştirmede dikkate alınan başlıca çevre koşulları şu şekilde sıralanabilir: iklim özellikleri, enerji kullanımı, su kullanımı, tehlikeli atık su, hammadde kaynağı, kimyasalların kullanımı, paketleme ve atıklar. Bütün bu sayılanlar büyük ölçüde ekosistemlere zarar veren sonuçlar doğurmaktadır. Eko etiketleme için ürün grupları seçilirken, bir ürünün önemi, potansiyeli ve nasıl kontrol altında tutulabileceği dikkate alınmaktadır. Bu çalışmada ürün grubuna yönelik çevre problemleri ve bunların ne kadar etkili oldukları değerlendirilmekte, ürün ile ilgili olası çevre kazanımları incelenmekte ve ürünün, ECO LABEL gereksinimlerinden nasıl etkilendiği göz önünde bulundurulmaktadır. ECO LABEL logosu taşıyan ürünler, yaşam döngüsü boyutunda analiz edilmiş ve çevre ve iklim koşullarına uygun olduğu kanıtlanmış ürünlerdir.